Çaremiz de Gücümüz de Birbirimizde
İzmir’de gerçekleşen ve tüm Ege’yi etkileyen deprem nedeniyle halkımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Kaybettiğimiz insanlarımızın ailelerine baş sağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz.
İzmir depremi de tıpkı önceki depremlerde olduğu gibi depreme ne kadar hazırlıksız olduğumuzu gösterdi. Bilimi ve tekniği halkın yararına kullanmaktan uzak olan iktidar, deprem için toplanan kaynakları dahi depreme harcamayarak her depremde yaşanan felaketin ağırlaşmasına neden oluyor. Rant ve yağmaya dayalı politikalarla insan hayatını hiçe sayan imar aflarıyla yıkım kaçınılmaz hale geliyor.
Açlık, yoksulluk, karanlık ülkemizin üzerine çökmüş durumda... Bir de ardından bir felakete dönüşen salgınlar, seller, depremler... Artık hepsi ülkemizin gerçeği haline geldi. Yoksullar, emekçiler tüm bu belalardan birinci derecede etkileniyor. Hastalanan bizleriz, evleri yıkılan bizleriz, ölenler bizleriz.
Şov Yapanlar Yarın Rahat Hayatına Dönüyor
Biz Derdimizle Baş Başa Kalıyoruz
Her felaket sonrasında yanımıza gelip nutuklar atanlar, acıları şov malzemesi yapanlar sonrasında konforlu hayatlarına geri dönüyor. Bizler ise dertlerimizle baş başa kalıyoruz. Öyleyse şimdi yapılması gereken de bir birimize karşı sorumlu davranmak, birbirimizin elinden tutmak ve dayanışmamızı esirgememek. Yöneticiler hiçbir sorumluluklarını yerine getirmediği, ülkenin kaynaklarını halk yararına seferber etmediği için başımıza bu dertler geliyor. Bu gidişe son vermek, ülkenin birikimlerinin halkın yararına kullanılacağı bir mücadeleyi birlikte örgütlemek zorundayız.
Yandaşların Cebi Doldu Halk Öldü
İzmir depremi de bir felakete dönüştü, onlarca ev yıkıldı, yüzlerce insanımız göçük altında kaldı. Deprem sonrasında toplanma alanları yetersiz olduğundan, insanlar hayati risk oluşturan noktalarda toplanmak zorunda kaldı. Deprem sonrasında hemen kullanılması gereken binalar kategorisindeki hastane binaları dahi hizmet veremez hale geldi. Kent içi ulaşımda ciddi sorunlar yaşandı, arama ve kurtarma çalışmaları büyük ölçüde aksadı.
Yapı üretim süreci, mevcut yapı stoku, kentleşme ve imar politikaları, afet sonrası planlama gibi konular yaşanan her deprem sonrası ülkemizin gündemi haline gelmiş, ancak siyasi iktidarın insan hayatine değer vermemesi ve her depremi kadercilikle geçiştirmesi sonucunda bir sonraki depremde de can kayıplarının önüne geçilememiştir.
Tepeden Tırnağa Ranta Bulaşmış İktidar
Sorunlarımızı Çözemez, Bizi Koruyamaz
Biliyoruz ki deprem ve afetler çoğunlukla plansız kentleşme ve ranta dayalı yapı politikaları ile birleştiğinde büyük hasarlara neden oluyor. Tepeden tırnağa kadar ranta batmış bu siyasi iktidarın, kamusal bir anlayışla planlama yapıp, ülkemizi büyük bir afete hazırlaması düşünülemez. Kaldı ki depremden bir gün sonra bile partisi için üye toplama çağrısı yapan bir anlayıştan bunu yapması beklenemez.
Yobaz Karanlığın Kötülüğü Yüzünü Yine Gösterdi
İzmir’de depremin hemen ardından yobaz, karanlık zihniyet kötü yüzünü bir kez daha gösterdi. Depremin hemen ardından İzmir halkının yaşam tarzına saldırarak, bu felaketi hak ettiklerini iddia edebilecek kadar kara vicdanlı insanları gördük. Onlar halkın içinde çoğalan dayanışmanın, iyiliğin ve güzelliğin karşısında bir kara nokta olarak kalacak ve mutlaka yenilecekler.
Dayanışma Noktaları İle Buradayız
Kötülüğün Karanlığına Karşı İyiliği ve Güzelliği Çoğaltıyoruz
SOL Parti İzmir İl örgütü depremin hemen ardından seferber oldu. Bayraklı başta olmak üzere pek çok noktada enkaz kaldırma çalışmalarından, geceyi sokakta geçiren insanlar için Dayanışma Noktaları oluşturmaya kadar ellerinden gelen her şeyi yaptı ve yapmaya devam ediyor. Halkın birbirine sahip çıktığında, omuz omuza verdiğinde neler başarabileceğini biliyoruz. İzmir’de bu gerçeğe bir kez daha tanık oluyoruz. Dayanışmayı büyütelim, kötülüğün karanlığına karşı iyilikleri ve güzellikleri çoğaltalım.
Bu dayanışmayı ve örgütlenmeyi deprem gerçeğine karşı hayatın her alanında yaygınlaştırabiliriz. Bizler, yurttaşlar olarak deprem gerçeğini kavramalı, kendi evimizden başlayarak apartman -sokak-mahalle bazında afete hazırlık bilincine sahip olma ve afet planı geliştirme görevini de yarına bırakmamalıyız. Deprem anını beklemeden hazırlıklarımızı yapmalıyız. Yaşadığımız her olay aynı zamanda yerele yayılmış örgütlü bir toplum olmanın önemini ve gereğini de gözler önüne sermektedir. SOL Parti, bu sorumluluk bilinciyle bulunduğu her yerde mücadelesini bu anlayışa dayandırarak ve depreme hazırlık birimleri oluşturarak sürdürecektir. Yaklaşımlarını bilsek de mevcut iktidara sorumluluklarını hatırlatmak, rantçı anlayışlarına son vermeye çağırmaktan da geri durmayacağız.