SOL Neyi Savunur?

SOL SÖZLÜK

Cumhuriyet

Cumhuriyet, sömürgeciliğe karşı bir Kurtuluş savaşıyla kuruldu. Sol Parti cumhuriyetin tüm kazanımlarını sahiplenirken onu aşmak için mücadeleyi önüne koyuyor. 100’üncü yılına giderken sömürücü sınıfların, siyasal İslamcıların, Amerikancılıklarını milliyetçilikle gizlemeye çalışanların, faşist darbecilerin cumhuriyeti aşındırarak, tüm kazanımları ortadan kaldırdıkları ortadadır. O yüzden kazanılması gereken devrimci demokratik bir cumhuriyet vardır. Cumhuriyet; tüm ezilen kesimlerin, emekçilerin laik, bağımsız, demokratik cumhuriyeti olarak yeniden kurulmak zorundadır. Sol Parti buna adaydır.

Laiklik

Ülkemiz sağ, Amerikancı çizginin sola, ilericilere karşı teşkilatlandırdığı siyasal İslam’ın pençesinde bir karanlığa sürükleniyor. Bir tarikatlar koalisyonu olan AKP’nin beslediği tarikatlar ve dinsel cemaatlerin devlet içinde örgütlenmekte, toplumsal alanı kuşatmakta, ekonomik olarak da semirmektedir. Emekçilerin sınıfsal talepleri dinsel söylemlerle baskılanmakta, çocuklarımızın zihni bilimsel eğitim yerine hurafelerle doldurulmakta, kadınlara yönelik ayrımcılık ve şiddet gericilikle derinleşmekte yasak ve hurafelerle gençlik bir karabasana sürüklenmektedir. Sol Parti olarak laiklik mücadelesini tavizsiz bir mücadele alanı olarak görüyoruz. Toplumsal hayatın ve devlet yönetiminin sürdürülmesinde her türlü dini referanstan vazgeçilmesi; aydınlanma ilkelerinin ve bilimin yol göstericiliğinin egemen kılınması için mücadele ediyoruz.

Kamuculuk

Ülkemizde ekonomi ranta dayanan neoliberal anlayışlarla birlikte bir avuç sömürücünün insafına bırakıldı. Sağlık sistemi, eğitim sistemi tel tel dökülürken, bir avuç para babası bu alanlardan rant sağlıyor. Tarikatlar ve cemaatler kamu hizmeti vermesi gereken alanları paylaşıyor. Fabrikalar kapalı, ülke ithalata bağımlı… Yerli-yabancı sermayeye peşkeş çekilen, halka ait tüm varlıklar yeniden kamulaştırılmalıdır. Kamu bankaları başta olmak üzere kamu kaynakları kullanılarak ele geçirilen medya organları, kamu kaynaklarıyla desteklenen Vakıfların halktan gasp ettikleri kaynaklara el konulmalıdır.

Bir arada Yaşam

Türkiye, emperyalist merkezlerin Ortadoğu’da giriştikleri çıkar kavgasının adeta piyonu haline dönüştürüldü. İç politikada giderek sıkışan Saray rejimi, dış politikada emperyalist güçler arasındaki çatlaklara oynayarak ayakta kalma hevesinde. Hamasi söylemlerle ülkedeki milliyetçiliği tırmandırıp halkın işsizlik, yoksulluk gibi gündelik sorunlarına odaklanmasını engellemeye çalışan AKP, toplumumuzu etnik, mezhepsel bölünmelerin de içine sokmaktadır. Bütün dinsel, etnik, mezhepsel farklara karşın halkın bir arada yaşamanın tesis edileceği devrimci demokrtik cumhuriyet için mücadele edelim.

Bağımsızlık

Birinci Paylaşım Savaşı sonrasında emperyalizmin Anadolu’yu işgal ve paylaşım planları Kurtuluş Savaşı’yla engellendi ve yeni bir cumhuriyetin yolu açıldı. Ancak 1950’lerden itibaren sağcı iktidarlar eliyle ülkemiz emperyalizme ekonomik, siyasi ve askeri bir bağımlılık içinde biçimlendi. Ülkemizin yer altı ve yer üstü tüm kaynakları emperyalist tekellere teslim edildi, limanları-madenleri yabancılara satıldı, tarım uluslararası gıda tekellerinin hâkimiyetine bırakıldı. Memleketin dört bir yanı Amerikan ve NATO üsleriyle dolduruldu. AKP iktidarı iş başına girdiği günden beri memleketimizi yabancı sermayeye peşkeş çekti. Ülkemizin doğasını talan eden yabancı şirketlere karşı çıkan halka polisle, jandarmayla saldıran iktidara karşı bağımsızlığı savunacağız.

Demokrasi

Ülkemiz tek adama dayalı, halka karşı, bir avuç azınlığın çıkarını güden bir rejimle yönetilmektedir. Bu karanlığı parçalayıp gerçek bir demokrasiyi savunmak elzemdir. Ancak bu, halkın sorunlarına hiçbir çözüm üretmeyen eskinin parlamenter rejimine geri dönülerek yapılamaz. Halkın söz, yetki ve karar süreçlerine dahil edildiği, yerel yönetimlerin ve yerinden yönetim anlayışının temel alındığı demokratik yeni bir düzen kurulmalıdır. Demokratik bir cumhuriyet için; 12 Eylül anayasasının bütün faşist hükümlerinin iptal edilmesi, siyasal partiler yasası ve seçim yasası başta olmak üzere tüm anti-demokratik yasaların kaldırılması için demokrasi güçleriyle beraber seferberliğimizi sürdüreceğiz.

Emek

Sol Parti emeğin, emekçilerin Türkiye’sini kurmak için yola çıktı. Ekonomik krizde tüm hakları gasp edilmeye çalışılan, işsiz, yoksul, aç bırakılan emekçilerin mücadelesini emekçilerle birlikte örgütleyeceğiz. Sermayenin emeği özellikle de kadın, çocuk ve göçmen işçilerin emeğini acımasızca sömürdüğü; taşeronlaşmanın, sendikasızlaştırmanın kural haline getirildiği artan işsizliğin çalışan emekçi kesimler için bir tehdit olarak kullanıldığı bu düzeni tümüyle değiştireceğiz.

Doğa

Kapitalizm, dünyamızı bitmek bilmez bir kâr hırsıyla, doğayı metalaştırarak yok oluşa doğru sürüklüyor. AKP iktidarı da ülkemizde rant hırsıyla doğayı tahrip ediyor, tarım arazilerini, su kaynaklarını yok ediyor. Sermaye kentsel ve kırsal yaşam alanlarını yeni sermaye birikimi için talan ediyor, insanların ve tüm canlıların temiz suya, temiz doğaya, temiz havaya erişim hakkını elinden alıyor. Sol Parti olarak kapitalizmin kâr hırsına, AKP’nin rant düzenine karşı doğaya sahip çıkacağız.

Örgütlü Gücümüzle Değiştirelim

Ülkemizin geçtiği karanlık günlerden çıkış yolu, “nasıl olsa gidecekler” gibi bir yaklaşımdan ziyade örgütlü bir toplumun yaratılmasından geçiyor. Sol Parti olarak toplumsal taleplerle ülkenin ilerici birikimini birleştirecek; aynı zamanda halkın güncel taleplerine sahip çıkacak bir eylem ve örgütlenme anlayışını hayata geçireceğiz. Bu ülkenin aydınlarıyla, gençleriyle, kadınlarıyla, emekçileriyle örgütlenerek bu düzeni değiştireceğiz. Ne tek adam rejimleri, ne cemaat darbeleri, ne faşist kalkışmalar örgütlü bir toplumu korkutamaz. Çünkü örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez. Gelin Sol Parti’de örgütlenelim, bu düzeni değiştirelim. 21.yüzyılda ülkemizi bu karanlıktan kurtaracak devrim için, sosyalizm için haydi mücadeleye!