Bundan tam altı yıl önce bugün bu ülkede ve dünyadaki en büyük işçi katliamı, işçi cinayeti yaşandı. Her birinin ailesi, yaşam hikayesi olan 301 işçi kardeşimiz, sermaye daha fazla kazansın diye ekmek parası için yaşamından oldu. Soma yüreklerimizde ateşi sönmemiş, kapanmamış bir yara.
Kazanın göz göre göre geldiği, kaza öncesinde işçilerin hiçbir uyarısının dikkate alınmayıp üretime devam ettirildiği, işverenin, devlet kurumlarının bu duruma göz yuman herkesin kusuru; 11 Temmuz 2018 e kadar süren davaların tümünde bilim insanları, avukatların yaptığı sunumlarda ayrıntılı ortaya konuldu. Acılı ailelerin her davaya Akhisar’a uzak köylerden gelip, günlerce Akhisar adliyesinde beklediği, dört yıl süren mahkeme sonucu dağ fare doğurdu. Çıkan karar bu ülkede adaletin bir avuç sömürücü ve yönetenden yana olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Üstelik bu davada verilen cezaların çoğu sonradan ortadan kaldırıldı.
Soma A.Ş’nin patronu Can Gürkan’a verilen maden işletme yasağı, İzmir Bölge Mahkemesi tarafından 'Maden işletebilir' diyerek kaldırıldı ve ruhsatı geri verildi. Can Gürkan hakkında tahliye kararı verildi. Pandemi günlerinde çıkarılan infaz yasasından Soma sanıkları da yararlandı, tahliye edildi. Yani Adalet yerin yüzlerce metre altında gömülü kaldı.
Bugün Soma katliamında yitirdiklerimizi bir kez daha anıyor ve O’nları unutmayacağımızı beyan ediyoruz. Soma katliamı bu ülkede işçi sınıfı lehine hiçbir şeyi değiştirmedi. Aksine bugün pandemi sürecinde işçi cinayetleri katlanarak devam ediyor. Nisan ayında tespit edilebilen 220 işçi kardeşimizi daha işçi cinayetine kurban verdik. Pandemiye rağmen çarkları döndürerek üretime devam edenler işçiyi, emekçiyi ölüme gönderen sermayedir, onun adına ülkeyi yönetenlerdir.
Geçtiğimiz günlerde Başakşehir Şehir hastanesindeki törende çekilen fotoğraf işçilerle, bu ülke halkıyla araya konulan mesafe değildir sadece. Bu fotoğraf işçilerin yoksul halk kesimlerinin açlıkla, işsizlikle, salgın arasında kaldığı çarkın, saraylarda, villalarda şatafat içinde saltanat sürenler için döndüğünün resmidir. Halka sırtını dönüp yabancılaşmanın resmidir. İşçileri ücretli izne ayırmayan, zorunlu işler dışındaki işleri durdurmayan, elektrik, doğalgaz, su, iletişimi salgın boyunca ücretsiz yapmayıp, sağlığı parayla satıp, işçileri çalıştırıp koruyucu ekipman sağlamayan işçi, emekçi katili bu düzeni değiştirmedikçe Soma’nın hesabı kapanmayacaktır. Soma’nın hesabı işçilerin, halkın açlıkla, yoksullukla boğuşmadığı üretenlerin yönettiği eşitlikçi, adaletli bir düzen kurmak için örgütlü harekete geçtiğimizde kapanacaktır. Bu hesabı kapatmak, Soma’da ve tüm işçi cinayetlerinde yitirdiğimiz canların çocuklarına güzel, aydınlık bir ülke bırakma kavgasıyla mümkündür. İşçi sınıfının, emekçi halkın örgütlü mücadelesi aynı zamanda Soma’nın hesabını sorma mücadelesidir.