MEB SAĞLIKLI YÜZ YÜZE EĞİTİM Mİ İSTİYOR; YOKSA SERMAYENİN ÇARKLARININ DÖNMESİNİ Mİ?
SALGINDA EĞİTİM EMEKÇİSİ AŞISIZ, ÖĞRENCİ KORUNMASIZ HALDE YÜZ YÜZE EĞİTİME BAŞLATILIYOR.
Salgında Sağlık Krizi;
Ülkemizde bir yanda yüz yüze eğitim ve sınav açıklamaları sürerken diğer yanda, salgın ve bulaş riski giderek artıyor. Tabip Odaları başkanları 1 Mart’da başlayacağı söylenen normalleşme ile birlikte salgında yeni bir dalga olabileceği konusunda uyarıyorlar. Mersin’ de vakaların neredeyse yarısı için mutant virüs, Doğu Karadeniz bölgesi başta olmak üzere pek çok ilde çok yüksek risk ve yüksek risk açıklamaları yapılıyor. Büyükşehirlerde de risk giderek yükseliyor. Toplumsal bağışıklık için yeterli aşılama yok. Salgın kontrol altına alınamadı. Mutant varyantları yayılıyor. Covid 19 nedeniyle her gün 100’e yakın insanımızı yitiriyoruz. Koşullar böyle iken sosyal bir devlette, olanakların toplum yararına kullanılması öncelikli olmak zorundadır. Ancak iktidar çevrelerinin geniş katılımlı kalabalık kongre ve toplantıları hiçbir engele takılmadan toplum sağlığını tehdit etmeye devam ediyor. Vaka sayısı artarken yüksek riskli ortamlarda çalışanlara dahi test yapılmıyor. Alındığı söylenen önlemler ve açıklanan veriler gerçekçi değildir.
Salgında Eğitim Krizi;
Ortaya çıkan bu tabloda vakalar ve riskli kent sayısı artarken AKP iktidarı, ortada salgın gibi toplumsal bir felaket yaşanmıyormuşçasına şov yapıyor. Kendi çalıp kendi oynuyor. MEB mart ayından bu yana geçen bir yılda, salgında eğitimin akıbetini sorun olarak ele almadı. Köy okullarının büyük kısmının kapalı olduğu, yerinden eğitimin sınırlı olduğu, derslik ve öğretmen yetersizliğinin yaşandığı, kilometrelerce uzaktaki okullara taşımalı ulaşımla gidilebildiği koşullarda 15 şubatta köy okullarını açtı. Yabancılaşma, yoksunluk, yoksulluk, salgın ve kış koşullarına yönelik koruyucu önlemler alınmadı. Diğer yandan özel okullar devlet teşvikleriyle desteklenirken, bugüne kadar salgında kamu okullarında seyreltilmiş mevcut için derslik ve öğretmen ihtiyacı sorunu çözülmedi. Kamu okullarına bütçe ayırmak yerine, yoksul halk yoksunluklarıyla baş başa bırakıldı. Eğitimden kopuşlar, çocuk işçiliği, çocuk istismarları ve çocuk evlilikleri arttı. Ataması yapılmayan 700 bin öğretmen varken 20 bin öğretmen ataması müjde olarak sunuldu. Temel haklardan olan eğitimi öncelemek yerine, öğretmen kontenjanı her yıl ekonomik gerekçelerle sınırlı tutuluyor. Derslik ihtiyacı da aynı gerekçelerle çözümlenmiyor. İmam Hatip Okulları tercih edilmediğinden, bu bakımlı ve tam donanımlı okullarda çok sayıda boş derslik olduğu biliniyor. İmam Hatip okullarının dönüştürülmesi yoluyla derslik ihtiyacı karşılanmalıdır. Yine salgın koşullarında yeterli bütçe ayrılmadığından, uzaktan eğitime de erişim sağlanamıyor. Erişebilenlerin yüzde 64 ü ebeveynlerinin cep telefonlarını kullanıyor.
Eşitsizlikler derinleşiyor.
1 Marttan bu yana, okullar kapalı iken, iş yerleri, tarikat okulları, bunların yurtları, AVM’ler, şantiyeler, üretim atölyeleri, metrolar ve pek çok yer açık kaldı. Bu süreçte emekçiler sağlık hakkı ve toplum sağlığı gözetilerek ücretli izinli sayılmadılar. Çarklar dönmeye devam etsin diye çalışmak zorunda bırakıldılar. Ya da işten atıldılar. Yoksul halk çocuklarının ve eğitim emekçilerinin sağlık, eğitim, aş, iş sorunları öncelikli kabul edilmedi. Okullar açılırken öğretmenlere ‘aşılama için bakanlığın belirlediği öncelik sıralamasının göz önünde bulundurulacağı’ mesajı atıldı. Aşılamada öncelik egemenlerin değil, aydınlık bir geleceği yaratan eğitim emekçilerinin olmalıdır. Eğitim emekçileri aşılanmadan yüz yüze eğitime geçilemez. Ancak anlaşılıyor ki, iktidar sahiplerinin niyetleri, sağlıklı ortamda yüz yüze eğitim hakkının teslim edilmesi değil, sermayenin çarklarının dönmesi, salgından rant sağlanmasıdır.
Salgında sınav olmaz, dayanışma olur;
Yüz yüze sınav uygulaması salgın koşullarında büyük riskler içermektedir. Ayrıca eşitsiz koşullarda eşitlik aranamaz. Sınavlar seçme eleme sistemi niteliğiyle eşitsizlikleri derinleştirmekte, yetersizlik duygusunu pekiştirmekte, eğitimden kopuşu hızlandırmaktadır. Ölçme, değerlendirme ilgi ve yeteneğe göre, geri bildirime dayalı olmalıdır. Yüz yüze sınavlar tamamen iptal edilmelidir. Eğitim emekçilerinin ve öğrencilerin sesine kulak verilmelidir.
Eğitim çıkmazı çözümsüz değil;
Eşitsizlik politikalarına inat, eğitim dayanışması ile halkımızın yanındayız.
Çocuklarımızın umutlarının ve geleceğinin çalınmasına izin vermeyeceğiz.
Sermayenin oyunlarını bozacak, bu bozuk düzeni hep birlikte değiştireceğiz.