Şeker Fabrikaları Halkındır Satılamaz

Şekere bir ay içerisinde yüzde 50’yi aşkın zam kabul edilemez

Haber

HALKA AİT NE VARSA GERİ ALALIM! HARAMİLERİN SALTANATINI YIKALIM!

Bugün siyasi iktidarın 20 yıldır uyguladığı neoliberal politikaların sonuçlarını yakıcı bir şekilde hissediyoruz. Marketten aldığımız yağda, kırtasiyeden aldığımız kağıtta, faturalarına bakmaktan korkar olduğumuz elektrik ve doğalgazda, geçtiğimiz ve hatta geçmediğimiz yollarda … özelleştirmelerin ve piyasa düzeninin halka getirdiği yıkım ve sefaleti yaşıyoruz.  

Burada önünde bir araya geldiğimiz Şeker Fabrikası da, emekçi halkımızın sırtında bir kara deliğe dönüşen Varlık Fonuna devredilerek, pek çok başka kamusal varlığımız gibi, piyasaya ve emperyalist tekellere yönelik teminat haline getirilmiştir. Sadece geçtiğimiz ay içinde yapılan şeker zamları bile AKP’nin neoliberal politikalarının halk için ne anlam ifade ettiğinin en somut örneği durumundadır.  Zira Türkşeker, 4 Mart’ta yüzde 20 ve 31 Mart’ta yüzde 30 olmak üzere, şekere bir ay içerisinde toplam yüzde 50’yi aşkın zam yapmıştır. Siyasi iktidarın uyguladığı bu özelleştirme ve piyasalaştırma politikaları halk için zam, zulüm, sefalet anlamına gelmektedir.   

Cumhuriyetin kamusal girişimleri olan SEKA, Sümer Bank gibi Şeker Fabrikası da, sadece yurttaşlara ucuz ve nitelikli mal ve hizmet üretmekle kalmamış, aynı zamanda bulunduğu yerleşke içindeki çalışma yaşamını ve bölgedeki toplumsal yaşamı emekçiler lehine dönüştüren bir işlev görmüştür. Yani Şeker Fabrikası gibi kamusal varlıklar; sadece ucuz şeker, ucuz basma demek değil; aynı zamanda “işyerinde kreş” demektir, “tiyatro temsillerine katılan işçiler” demektir, “geleceğe umutlu bakan emekçiler” demektir… Halk ve işçi düşmanı neoliberal politikalara inat Şeker; emekçilerin ekonomik, sosyal ve kültürel hakları demektir: Özetle ŞEKER HALK DEMEKTİR! Açıktır ki, bu tür kamu girişimlerini “halkın sırtında kambur” olarak karalayarak emperyalizme ve yerli işbirlikçilerine pazarlayanlar, halkın sırtında kambur haline gelmiştir.

Siyasi iktidar bu tür piyasalaştırma ve özelleştirme politikalarıyla hayatımızı ipotek altına almakta ve çocuklarımızın geleceğinden çalmaktadır. Her sıkıştığında ‘millilik ve yerlilik’ yaygarası koparan AKP; 20 yıllık iktidarı boyunca üretken kamu varlıklarımızı emperyalist tekellerin hizmetine sunmuş, yurttaşların kamusal haklarını ticarileştirmiş, emekçi halkımızın en temel haklarını dahi piyasanın iki dudağı arasında bırakmış, özetle halka ait olan ne varsa bir avuç rantiyenin, haraminin eline teslim etmiştir. 

İnanç istismarıyla sermayenin ucuz işgücü haline getirilen emekçilerin alabildiğine sömürülmesini amaçlayan Siyasal İslam projesi, “zengine han hamam, yoksula din iman” demektedir. Az sayıda zengin kamu ihaleleriyle, teşviklerle servetine servet katarken, emekçi halkımız giderek artan vergilerle, hayat pahalılığıyla evine ekmek götüremez duruma gelmiştir. Uygulanan talan ve rant politikalarının sonucunda, gençliğimiz işsiz, ülkemiz geleceksiz bırakılmıştır.

Ülkemizin kaynaklarını, kamusal varlıklarını talan ederek yandaş lobilere ve emperyalist odaklara peşkeş çekenler krizin sorumlusudurlar. Ve krizi yaratanlar faturayı emekçi halka ödettirmektedirler.

Ancak yağma yok! Krizi yaratanlar bedelini kendileri ödemelidir!

***

Siyasal İslamcı faşizmin ülkeyi getirdiği yıkımdan kurtarmak için ise yapılması gerekenler açık ve nettir:

  • Özelleştirilen tüm kuruluşlar yeniden kamulaştırılmalıdır.
  • Kamu hizmetlerinin ticarileştirilmesi son bulmalıdır.
  • Halkın sırtında kambur haline gelen zenginlere servet vergisi uygulanmalıdır.
  • Katılımcı bütçe uygulanmalıdır.
  • Planlı ekonomi ve yaygın kamu yatırımlarıyla işsizlik önlenmelidir.

Bu iddia ve amaçlara, siyasi iktidarın yalan, talan ve baskı politikalarına karşı yurtsever emekçi halkımızı 1 Mayıs’ta SOL Parti kortejinde mücadelemize omuz vermeye, sesimize ses katmaya çağırıyoruz…

Memleketimizi savunmak ve yeniden kurmak için; siyasal İslamcı karanlığa son vermek, özelleştirilmiş kurumlarımızı geri almak, yağmacı yıkımı durdurmak ve emeğin, özgürlüğün, laikliğin, bağımsızlık ve demokrasinin egemen olduğu bir ülkeyi kurmak için 1 Mayıs’ta SOL’da yürüyelim.

Köhnemiş bu düzene ve onun soyguncu, sömürücü zorbalarına karşı SOL’da yürüyelim…

Katliam Yasasına Hayır

Hayvanlarla Birlikte Yaşamayı Savunuyoruz

26.07.2024

Suçlu Göçmenler Değil Emperyalizm ve AKP'dir

DEMOKRATİK VE İNSANİ ÇÖZÜM MÜMKÜN

02.07.2024

UZLAŞMAK MÜMKÜN MÜ?

Hayatla ölümü uzlaştırmak mümkün mü?

05.06.2024

1 Mayıs 2024

Ölümüne Koşan İktidar

02.05.2024