1- AKP-MHP bloku hızlı bir çöküşe doğru ilerliyor. Toplumsal desteğini kaybeden ve kendisini iktidara taşıyan dış güçler için kullanım ömrü tamamlanan Erdoğan, şimdi kendi bekasının derdine düşmüş durumda. Bahçeli’den başka dayanağı kalmamış bu çürümüş rejim, halka her tür kötülüğü yaparak bir avuç yağmacı haraminin iktidarını sürdürme gayreti içinde. Ortalığa saçılan rezillikleriyle tel tel dökülen tek adam rejimi artık geride kalmaya mahkumdur.
2- Bütün ülkenin geleceğini; milyonlarca gencin, kadının, işçinin, köylünün kaderini, tek adamın iki dudağının arasına teslim eden bu rejimden ve iktidardan kurtulmak önümüzdeki dönemin en önemli siyasi görevidir. O nedenle önümüzdeki süreç hem muhalefet bloku hem de sol-sosyalist güçler bakımından basit bir hükümet ve iktidar değişikliği olarak değil, mevcut rejimin değiştirilmesi için yapılan bir referandum olarak görülmek zorundadır. SOL Parti olarak, bu sorumlulukla tek adam rejiminden ülkemizi kurtarmayı acil bir görev olarak önümüze koyuyoruz. Tüm muhalefet güçleriyle dayanışma içinde ve 20 yıldır bu kötülük iktidarına teslim olmayan bütün ilerici, yurtsever emekçi halkımızla, geleceğin kurucusu olacak gençlerle ve kadınlarla omuz omuza vererek bu köhnemiş iktidara mutlaka son vereceğiz!
3- Düzen muhalefeti ise, “güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş” sınırını aşmayan bir programda anlaştığını ortaya koyuyor. Halbuki, anayasal düzenlemeden ibaret basit bir restorasyonla ülkenin içine sürüklendiği krizden çıkmasının mümkün olmadığı açıktır. Kaldı ki Türkiye’nin eski sisteminin de demokratik bir yapısı yoktu. Soğuk savaş politikalarına göre düzenlenmiş, içinde CIA kontrolündeki kontrgerilla yapılarını barındıran anti-demokratik bir özellik taşıyordu. Özellike 12 Eylül’ün tüm yetkiyi merkezde toplama zihniyetinin bir ürünü olarak partilere getirdiği başkanlık sistemi -şimdi Erdoğan özentisi ile abartılarak- sürüp gidiyor. Temsilde adaleti ortadan kaldıran seçim ve siyasi partiler yasasının yasak ve barajlarla donatıldığı yapısı siyasal alanının alabildiğine daraltıldığı bir nitelik taşıyordu.
Düzen muhalefetinin sistemin sınırlarını zorlamayan bu politikası, tarikat ve cemaatler tarafından bir örümcek ağı misali örülmüş kamunun nasıl temizleneceği; emperyalist tekellerin işgali altında derin bir ekonomik bağımlılığın uzantısı olan krizlerin nasıl çözüleceği gibi temel konular hakkında tutarlı bir program ve sağlam iradeye de sahip değildir.
4- Sosyalist SOL’un, laikliğe sahip çıkmanın önemini görmezden gelen, anti-emperyalist bir mücadele eksinine sahip olmayan ve emekçi halkın küresel sermayeye bağımlı sömürü düzeninden kaynaklanan geçim sorunlarına çözüm içermeyen bir restorasyon programı etrafında birleşmesinin doğru olmadığı açıktır. Bugün düzen muhalefetinin, siyaseti bir tür iletişim oyununa ve gösteriye dönüştürdüğü burjuva siyaset düzlemi dışında halkın örgütlü mücadelesini geliştirmeye kararlı devrimci, kurucu bir SOL siyaset ülkenin en yakıcı ihtiyaçlarından birisi olarak öne çıkmaktadır.
5- Türkiye’nin hayati bir kırılmaya doğru ilerlediği bu süreçte SOL Parti, tek adam rejimine son verme mücadelesini; siyasal İslamcı rejimin emekçilerin haklarını ellerinden alarak, laikliği ve Cumhuriyet’in birikimlerini yok ederek yarattığı tahribata karşı, Türkiye’nin laik, demokratik, bağımsız ve eşitlikçi bir temelde yeniden kuruluş hedefiyle birleştirerek sürdürecektir. Ekosistemin, tarım alanlarının ve kır emekçilerinin hoyratça sömürüsüne dur diyecek; halkın sürüklendiği sefalete ve gençlerin içine sürüklendiği geleceksizliğe son verecek; sözün, yetkinin ve iktidarın halkta olacağı yeni bir toplumsal düzen alternatifini inşa edeceğiz. Bu doğrultuda da sosyalist SOL’un bağımsız örgütlenmelerini geliştirmek için ve sosyalistlerin nitelikli bir muhalefet zemininin inşası için sorumluluk ve insiyatif alarak, üzerimize düşeni yapacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın. Bilinmeli ki ülkemizin bugünü ve geleceğinin kurulmasında SOL’un sözü, SOL’un inisiyatifi ve SOL’un gücü olacaktır.
6- Bu anlayış doğrultusunda, SOL Parti’nin kuruluş sürecinin de bir parçası olarak sürdürdüğümüz ve tüm ilerici, emekçi, yurtsever kesimlerle ortak bir zemin olarak geliştirdiğimiz SOL Buluşma’larımızı ülkenin dört bir yanında örgütlemeye devam edeceğiz. Halkın acil talepleri doğrultusunda Türkiye’nin devrimci yeniden kuruluş mücadelesi ve hedeflerini ortaya koyacağımız mitinglerimizle mücadelemizi sokağa taşıyacağız.
Türkiye’nin geleceğine sahip çıkma iradesinin taşıyıcısı gençler, kadınlar, ilericiler, yurtseverler, emekçi halkımız, devrimciler SOL’da buluşalım; memleketin dört bir yanında SOL’u birlikte örgütleyelim.
7 Kasım’da Trabzon’da, 13 Kasım’da İzmir’de, 21 Kasım’da İstanbul’da gerçekleştireceğimiz DEVRİMCİ DEMOKRATİK CUMHURİYET mitinglerinde omuz omuza yürüyelim.
Bu iktidar emekçi yoksul halklara baskı ve sefalet, bir avuç parababasına saltanat demektir. Bu harami saltanatına SON verelim. Emekçi halkın devrimci demokratik cumhuriyetini kurmak için birleşelim.